CUMHURİYET

cumhuriyet

Cumhuriyet demek çocuğum
Çağdaşlık demektir
Cumhuriyet demek çocuğum
Güne erişebilmektir
Yaşamak
Dünyaya gelmek değil ki çocuğum
Yaşamak
Dünyayı kavrayabilmektir
Kokuşmuş tüm değerlerden sıyrılıp
Yeni ülkü
Yeni şevk
Yeni bir rejim demektir
Cumhuriyet demek çocuğum
Bunları size verebilmektir

Bak dünya kaç göz oda
Hepsinde türlü şarkı
Kiminde ekmeğe muhtaç
Kiminde ballı börek
Kiminde bilimsel çalışma
Kiminde nefese kuvvet
Cumhuriyet demek çocuğum
İşte kaldırıp bu farkı
Ülkeni sevdirebilmektir

Cumhuriyet candır çocuğum
Cumhuriyet yeni bir kandır
Çağdaş uygarlık yolunda çocuğum
Cumhuriyet senin bekandır

Cumhuriyet demek çocuğum
Bütün bağnaz düşünceleri yıkan
Modern ülke demektir

Cumhuriyet demek çocuğum
Cumhuriyet demek

En önemlisi çocuğum
Nasıl kurulduğunu bilebilmektir

23.10.2008 Eskişehir

KIL

Kılı kırk yardım
İçinden yine kıl çıktı
Ne bitmez mesai imiş
Ben de bıktım
Kıl da bıktı

21.03.2012 Eskişehir

MUHARREM İLE SÖYLEŞİ (1)

“Bırak bu ayakları”

Ben önce seni seçtim Muharrem
Sonra şaşı gözlü bu şişeyi
Sana hep varıcı gözüyle baktım
Senin için masayı donattım
Salataya muhabbet
Haydarinin içine biraz dedikodu kattım
Bana bir baksana Muharrem
Ne kadar masumum
Var mı bir kusurum
Var mı kabahatim
Beylerde yok benim rahatım

Anasının gözü çıktı bu anason Muharrem
Fena çarpıyor
İki kadehten sonra
İnsan olmayacak şeyler anlatıyor
Bu anason var ya Muharrem
Aynı sen gibi len
Hem güldürüyor
Hem ağlatıyor

Sen niye suskun duruyorsun
Yine eteklerimle mi oynuyorsun
Biliyorum
Bir şey söylesem kızacaksın
Ben sussam
Sen azacaksın

Ya, bu duvar yine gidip gidip geliyor
Masa yerinde duramıyor
Masa oynuyor
Masaya dikkat et
Mezeler düşecek
Bi fırt çek be Muharrem
Bi tarafın şişecek

Bir kadeh
Bir kadeh daha
İçtikçe içtim
Bir dünya açıldı önümde
Yıkıldım geçtim
Bir ter boşandı tenimde
Bir hararet peyda oldu içimde
Çöl sıcağı mıdır
Yar kucağı mıdır
Bilemedim Muharrem
Kendimden de geçtim
Senden de geçtim
Ben nereden geçtim
Ayıkla beni Muharrem
Link hattımda arıza var
Kanaldan kanala geçtim

Şaban nerde kaldı
Şişede ne kaldı
Kafamda ne kaldı
Benim kafam var mıydı Muharrem
Len, olsa sana varır mıydım
Len, ben hala karın mıydım
Hoop
Ben hala buradayım
Duruyorum
Şişe yerinde duruyor mu
Sana soru soruyor mu
Demek ki aklım başımda
Bu şişe kaç yaşında

Yapma Muharrem
Etme Muharrem
Daha Ramazan gelmedi
N’olur gitme Muharrem
Ben sensiz olamam
Ramazan’la hiç olamam
Elimde şişe
Bayrama nasıl varayım
Muharrem
Canım
Müsaade et, seninle kalayım

İlk göz ağrım benim

10.09.2006 Eskişehir

MUHARREM İLE SÖYLEŞİ (2)

Eski bir resim var şimdi elimde
Balık ekmek yiyoruz Eminönü’nde
Genç bir kız
Birine birşeyler soruyor
İnsanlar telaş içinde
Bir yerlere koşuşuyor
Saçılan tanelerde kuşların kanatları
Minnoş’un derdi, balık kılçıkları

Sen, karşıya
Karaköy’e doğru bakıyorsun
Ama Muharrem gerçekten bakıyorsun
Ulan insanın içini yakıyorsun

Zaten böyle yakan
Bir seni
Bir de bu anasonu tanıyorum
İki kadeh sonra
Seni anason
Anasonu, sen sanıyorum

Aaah, ah
O günler, ne günlermiş ah
Artık ne bizde o günler
Ne o günlerde biz varız
Biz çenesi düşük iki ihtiyarız

Şu toyluğa
Şu çocukluğa bak Muharrem
Bizdeki şu hoşluğa bak Muharrem
Senin upuzun boyun var
Kısacık saçların
Benim rüzgarda eteğim açılmış
Ne kadar tombulmuş bacaklarım

Balıkçı amca ikide bir sigara mı yakıyor
Yoksa, çaktırmadan bacaklarıma mı bakıyor
Ne o
Birden bakışların değişti
Yok yok
Sen efkarlandın
Yaraların depreşti
Galiba beni hala kıskanıyorsun
Dikkat et, kadeh dökülecek
Ne yapıyorsun
Benimse hoşuma gitti
Duygulandım, işte
Ağlayacağım
Uzat kadehini tıklatalım
Fon dip yapacağım

Oda dönmeğe başladı yine
Off, başım da ağrıyor
Gözlerim pırpırlanıyor
Dilim dolanıyor
Bu anason bana yine mi oyun oynuyor

Ulan nereye saklandı şimdi bu mezeler
Mezesiz çekilir mi bu geceler
Baksana şunlara Muharrem
Nasıl da uzak duruyor
Haydari gözünü oynatıyor
Tarama saç baş yoluyor
Peynir saklanmış salatanın arkasına
Çatal yapışmış
Karpuzun yakasına
Ye Muharrem, ye
Kuvvet verir, kan verir
Bir kadeh daha atalım
Belki de iyi gelir

Başım da amma ağrıdı
Korkmasam kesip atacağım
Muharrem
İlk göz ağrım benim
Sana iyi geceler
Canım
Bu gece yalnız yatacağım

15.10.2006 Eskişehir

MUHARREM DİLE GELDİ (1)

Vallahi hanım
Her hınzırlığı biliyorsun
Elinde eski bir resim
Görmek istediğini görüyorsun

Yok efendim
Rüzgar esiyormuş da
Eteğin havalanıyormuş
Sigara bahaneymiş
Adam sana bayılıyormuş

Yahu senin eteğin açılmaya hazırdı
Fark etmezdi
Ayrıca hava muhalefeti gerekmezdi

Şimdi ne günahı var sanki balıkçı amcanın
Bütün bakışlarının odak noktasıysa senin bacakların
Onun derdi değildi ki bacaklarının arası
Adamın düşündüğü
Unuttuğumuz balık ekmek parası

Haydi şimdi tut da
Şu mangalı balkona atalım
Taze balık aldım
İki kadeh atalım
Unutmadan
Muallalar gelir mi sor bakalım
İstersen boş ver
Biz bize kalalım
Çaktırmadan
Felekten
Bir gece çalalım

Ömür bitti gidiyor
Ne ki şunun şurası
Nerde o eski resim
Nerde o İstanbul hatırası
O şehir yok mu
O şehir
Kiminin ekmek parası
Kiminin yürek yarası
Benimse canım
Cananım
Bu meretin de bir başka oluyor ızgarası

Diyeceksin ki
Onda ne buluyorsun
Adını duysan bir hoş oluyorsun

Biz Karaköy’e boşuna mı bakıyoruz
İstanbul bizsiz
Biz İstanbulsuz olamıyoruz

Ben dertliysem
İstanbul da dertli
Adım gibi biliyorum
Haydi şerefe
İstanbul’un içine ettiler
Ben boşuna mı içiyorum
Boşuna mı kederleniyorum

Ah İstanbul
İstanbul
“Altında mı
Üstünde mi Cennet-i ala”
Her yanını delik deşik ettiler
Bulamadılar hala

Bir türlü gizemini çözemedim senin
Tadını unutamadım sende geçen günlerimin
Envai çeşit adam geldi
İçine etti de
Bıkmadan
Usanmadan
Seni kirletti de
Mağrur duruyorsun hala

Biz de delikanlı geçindik yıllarca
Bizimkisi hikâyeymiş
Bizimkisi palavra

03.11.2006 Eskişehir

MUHARREM İLE SÖYLEŞİ (3)

Canın cehenneme Muharrem
Seni istemiyorum
İkide bir mesaj çekiyorsun
Boşuna yavrum
Ekran küçük
Göremiyorum

Öfff, gözlüğüm nerde benim
Benim gözlüğüm nerede
Bir muziplik yapıyorsun her seferinde
Kafamda elli bin tilki
Kuyrukları birbirine dolaşıyor
Yani, şimdi bu bana reva mı
Zaten efkarlıyım
Tilkileri sayarken aklım karışıyor
Canım onlar da bir tuhaf
Sanki birbiriyle yarışıyor

Tamam
Rekabet olmalı
Ama, seninle benim aramda olduğu gibi
Yani, üç kadeh mi
Yoksa beş kadeh mi üzerine
Rekabet böyle güzel konularda olmalı
Rekabet bizi yormamalı

Şimdi diyelim ki
Şöyle bir fon dip yaptın
Peynirden bir lokma alırken
Karpuza biraz yaklaştın
Tamam, bunu anlayışla karşılarım
Ama, bir falsonu görürsem
Alnını karışlarım

Ulan olur mu öyle her akşam lolo
Peki sen ne yapıyorsun
Tutturmuşsun bir maç sevdası
Bütün kanalları geziyorsun
Ben sana sesleniyorum
Sen mesaj çekiyorsun

Aramıza giren mi var Muharrem
Niye yalnız içiyorsun
Akşamdan beri yalvarıyorum
Sen orada pinekliyorsun
Yahu çok mu uzak
Salonla balkonun arası
Yine bizden çıkmıyor mu
Kontörlerin parası

Vallahi iyice çocuklaştın Muharrem
Böyle de yapılır mı
Hiç, odadan odaya mesaj atılır mı

Şişenin dibi göründü Muharrem
Artık bırak bu ayakları
Aşkım
Söyletme beni
Tamam
Utanıyorum
Canın çıksın emi
N’olmuş yani
Seni hala kıskanıyorum

Hadi ama Muharrem
Keyfin gelmedi mi
Maç ne oldu
Sizinkiler yenebildi mi
Baksana saat kaç
Artık gel de balkona geçelim
Hadi ama
İçeceksek, birlikte içelim

Bırak artık mesajı
Bırak bu ayakları
Bu gece bari koşturma şu atları

Hala mı aramıza bir şeyler girecek
Ömrümüz böyle çeneyle mi geçecek
Gel hadi
Gel de balkonun tadını çıkaralım
Karşılıklı iki tıklatalım

İlahi Muharrem
Vallahi ömürsün
Madem inadın inat
Ben de kadın programlarına çıkıyorum
Beni artık ekranda görürsün

28.11.2006 Eskişehir

MUHARREM DİLE GELDİ (2)

Böyle de şiir olur mu deme
Sen de bir şey beğenmiyorsun
Nerede öyle Şam’ın şekeri
Kız evde
Çocuk derste
Bu zıkkım da
Şişede durduğu gibi dursun
Olur
Biraz zor bulursun

Artık zaman değişti hanım
Hani, nerde o eski gramafonlar

Yere mendil atacaksın da
Beyzadem
Bi zahmet alıp verecek
Bahusus, ıkınıp sıkılarak
Sizden
Adınızı istirham edecek

Yahu, artık öyle şeyler yok
O yaşadığımız orada kaldı
Artık her şey değişti
Tamam
İstanbul aynı İstanbul
Ama İstanbul’dakiler değişti
Kadınlar erkekleşti
Erkekler kadınlaştı
Aslında İstanbul da yozlaştı
O da doldu taştı

Bak
Yine yandım
Bittim
Gidiyorum
Haydi şerefe
Fon dip, diyorum

“Aman Ormancı
Canım Ormancı…”
Yahu bacım, ne güzel söylüyorsun
Peki, hanım sen
“ Ya İstanbul’u benim kadar
Ya da
Beni İstanbul kadar sev,” diyorsun

Vur, şişenin kıçına
Öf ülen, öf
Doğma büyüme Balatlıyım
Bunu biliyorsun
Aşkım
Canım
Ciğerim
Niye ısrar ediyorsun
Uzat bakim kadehini
Niye beni yoruyorsun

Sultanım
Hoop
Alooo
Uçuyorsun

Ada sahillerinde…

 21.11.2006 Eskişehir

MUHARREM İLE SÖYLEŞİ (4)

Gecenin bir vakti
Reva mı şimdi bu
Tutturmuş bir İstanbul sayıklıyorsun
Giden gittiği ile kaldı Muharrem
Tozlu raflarda ne arıyorsun

Senin benim suçum mu yolda yürümek
Senin benim suçum mu böyle çürümek
Yahu millet ekmek bulamıyor
Sen İstanbul sayıklıyorsun
Bu kürdi hicazkar fasıllar yetmiyor mu sana
İlle de selam mı istiyorsun anana
Şöyle bir fon dip yapacağım; ama
Bir türlü müsaade etmiyorsun

Bak aşkım
Yaşanan yaşandı bitti
Yani elden tek İstanbul mu gitti
Enflasyon ne oldu
Kaç paraya alınıyor bu rakı
Gelenin gidenden var mı bir farkı

Allah sen Muharrem bırak bu ayakları
İşte masa
Aha işte rakı
İçeceksen
Adam gibi iç şunu
Daldan dala geçerek dağıtma konuyu

Vallahi Muharrem pes doğrusu
Yani şimdi nereden çıktı bu ahiret sorusu
Yavrum kadehi öyle tutma
Gelen gideni aratmaz
Sakın unutma
Hadi şerefe Muharrem
Hadi iç bakalım
Geç bunları bir kalem
Şerefe, diyorum Muharrem

Hafifçe tutup rokoyu
Şöyle kulağından
Uzan peynire doğru
Bilmem ki ne anlıyorsun
Şalgam suyundan
Gel, vuralım kadehleri
Vuralım birbirine
Sıktın ama Muharrem
Aynı konu mu yine

Düşündüğün şeye bak
Enflasyon ne olmuş
Bir masa nasıl kuruluyormuş
Al sana iki katı vergi
Ücretleri kısarsın
Zaten bu zıkkım haram değil mi

Hani şu mısır taneleri, diyorum
Kuş gribi bahane
Yumurta bile pastörize oldu
Baksana kutusuna
Ne kadar güzel
Vallahi şahane

Ölen eceliyle öldü
Allahın işine karışmayalım
Bunlar ciddi işler
Lütfen
Yılışmayalım
Bak
Babanız gitti
Anca geldi bacınız
Kolay geçebiliyor mu başa hemen
Dayınız
Amcanız
Bu işin talibi çok
Herkes orada koşturuyor atları
Bunların hepsi dahi
Ne rahat kandırıyorlar vatandaşları

Öff
Baydın ama Muharrem
Hala mı İstanbul sayıklıyorsun
Şaşı gözlü şişem benim, niye öyle bakıyorsun
İstanbul
Eski fotoğraflar
İlle de tombul bacaklar

Vallahi Muharrem
Artık biraz zor bulursun
Hadi fon dip aşkım
Anca uyursun

 23.12.2006 Eskişehir

MUHARREM DİLE GELDİ (3)

Güzel bir bahar akşamı
Voltamı atıyorum
Sirkeci garındayım
Kafam hafiften kıyak
Öylesine takılıyorum

Trenler bir gelip
Bir gidiyor
İnsanlar telaş içinde
Biri inip
Biri biniyor
Bankın biri emrime amade
Oturmuyorum
Volta atacağım diye

Halkalı’ya doğru bir tren çekip gidiyor
Bizim banka bir huri süzülüyor
Kumral mı
Sarışın mı
Kesin bir şey diyemiyorum
Kafam kıyak ya
Renkleri tam seçemiyorum
Ama dikkatimi çekiyor ipekten saçları
Bakışlarımın odak noktası oluyor
İlle de bacakları

Voltanın biteceği yok
Gidip gidip
Geliyorum
Bazen kadını
Bazen kendimi yiyorum

Güzel bir bahar akşamı
Gar insan kaynamakta
Voltanın biteceği yok
Başım dönüyor
Kalbim küt küt atmakta
Allah’ım dayanamayacağım
Hatun sürekli bana bakmakta

İskele rampa yapıp yanına varıyorum
İyi akşamlar bayan
Oturabilir miyim, diyorum

Bildiğin gibi hanım
Seninle böyle başlıyor maceramız
O gündür
Bu gündür
Bir yastıkta kocamaktayız

 13.12.2006 Eskişehir

MUHARREM İLE SÖYLEŞİ (5)

muharrem ile soylesi-5-

Henüz küçücük bir kızken Muharrem
Hep hayaller kuruyordum
Beyaz atlı prensimi görürüm diye
Akşamcıktan uyuyordum
Hınzır
Bir türlü sürmezdi atları
Sıkıntıdan
Sağa sola dönmekten
Parçalanıyordu
Karyolamın kanatları

Hep o rüyaların peşinde
Tükendi benim çocukluğum
Gençliğim
Sorsana pişman mısın diye
Yok yok
Vallahi değilim
Onlar bana kuvvet verdi
Güç verdi
Ben her bir derde onlarla alıştım
Ve onların sayesinde bu şişeyle tanıştım

Yoksa senin kahrını bunca yıl nasıl çekerdim
Ben de başkaları gibi
Üç günde anamın evine dönerdim
Zaten biraz çatlak
Biraz da deliyim
Sen Balatlıysan Muharrem
Ben de Fenerliyim

Şimdi bunlar mahrem şeyler
Daha fazla anlatmayalım
Haydarinin gözü sulandı
Zavallıyı ağlatmayalım
Alalım kadehleri
Tıklayıp havaya dikelim
Efkarlandım Muharrem
Haydi şerefe
İçelim güzelim
İçelim

Bak çocuklardan haber yok
Ne bir ses
Ne kelam
Onlar da biraz hayırsız çıktılar be Muharrem
Bizi unuttular vesselam

Ne oldu yine
Gözlerin sulanmış
Ağlıyor musun
Boş ver be aşkım
Biz bize yeteriz
Ben varım
Ben
Daha kaç çocuk büyütürüm
Kaç Muharrem’e bakarım
Deliysek de işe yaramaz değiliz
Anlıyor musun

Bak, pancar turşusu
Ellerimle yaptım
Bak bakalım tadına
Hadi tıkla Muharrem
İki kadeh çakalım
Dünya hali böyle
Daha neler göreceğiz bakalım

Çocuklar diyorum
Doğurup besliyorsun
Büyütüp salıyorsun
Onların üzerine ne hayaller kuruyorsun
Çocuklar
Çocuk işte
Onların dünyası farklı
Biz boşuna yoruluyoruz
Olmayacak duaya amin diyoruz
Yuvadan uçunca kuşlar
Bir daha dönmüyorlar
El kızından başkasını görmüyorlar

Biz de öyle değil miydik be Muharrem
Sanki bu neyin tasası
Aman sağlıklı olsunlar
Mutlu olsunlar
Bu da doğanın yasası
Hani bir ses
Bari telefon etselerdi diyorum
Aslında ben de duygulanıyorum
Ben de üzülüyorum

 01.01.2007 Eskişehir

« Older entries