MUHARREM İLE SÖYLEŞİ (2)

Eski bir resim var şimdi elimde
Balık ekmek yiyoruz Eminönü’nde
Genç bir kız
Birine birşeyler soruyor
İnsanlar telaş içinde
Bir yerlere koşuşuyor
Saçılan tanelerde kuşların kanatları
Minnoş’un derdi, balık kılçıkları

Sen, karşıya
Karaköy’e doğru bakıyorsun
Ama Muharrem gerçekten bakıyorsun
Ulan insanın içini yakıyorsun

Zaten böyle yakan
Bir seni
Bir de bu anasonu tanıyorum
İki kadeh sonra
Seni anason
Anasonu, sen sanıyorum

Aaah, ah
O günler, ne günlermiş ah
Artık ne bizde o günler
Ne o günlerde biz varız
Biz çenesi düşük iki ihtiyarız

Şu toyluğa
Şu çocukluğa bak Muharrem
Bizdeki şu hoşluğa bak Muharrem
Senin upuzun boyun var
Kısacık saçların
Benim rüzgarda eteğim açılmış
Ne kadar tombulmuş bacaklarım

Balıkçı amca ikide bir sigara mı yakıyor
Yoksa, çaktırmadan bacaklarıma mı bakıyor
Ne o
Birden bakışların değişti
Yok yok
Sen efkarlandın
Yaraların depreşti
Galiba beni hala kıskanıyorsun
Dikkat et, kadeh dökülecek
Ne yapıyorsun
Benimse hoşuma gitti
Duygulandım, işte
Ağlayacağım
Uzat kadehini tıklatalım
Fon dip yapacağım

Oda dönmeğe başladı yine
Off, başım da ağrıyor
Gözlerim pırpırlanıyor
Dilim dolanıyor
Bu anason bana yine mi oyun oynuyor

Ulan nereye saklandı şimdi bu mezeler
Mezesiz çekilir mi bu geceler
Baksana şunlara Muharrem
Nasıl da uzak duruyor
Haydari gözünü oynatıyor
Tarama saç baş yoluyor
Peynir saklanmış salatanın arkasına
Çatal yapışmış
Karpuzun yakasına
Ye Muharrem, ye
Kuvvet verir, kan verir
Bir kadeh daha atalım
Belki de iyi gelir

Başım da amma ağrıdı
Korkmasam kesip atacağım
Muharrem
İlk göz ağrım benim
Sana iyi geceler
Canım
Bu gece yalnız yatacağım

15.10.2006 Eskişehir

Yorum bırakın